Şeyh Said etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şeyh Said etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Haziran 2015 Pazartesi

Şeyh Said Mülâkatı

Şeyh Said’in idam edilmeden kısa bir süre önce Zamanve Akış gazetesinde yayınlanmış röportajından bir bölüm
Soru: Şeyh Efendi, sen bu ayaklanmanın önderi olduğunu inkâr edebilir misin?
Şeyh Said: Ne için ve kime karşı inkâr edeyim ki? Ben bu isyanın tam içindeyim, ne gerisinde ne de ilerisindeyim.
Soru: Ne ilerisinde ne de gerisinde olduğunu belirtiyorsun. Bu ne anlama gelir? Açabilir misin?
Şeyh Said: Benden evvel bu mücadeleye başlayan oldu. Ben de aynı isteklerle bu ayaklanmayı sürdürdüm. Bundan sonra da bu isteklerle yeni ayaklanmalar er geç olacak. Bunu o anlamda söylüyorum.
Soru: Sen şeyhsin ve ruhani bir âlimsin. Müslüman kanının dökülmesi dine göre doğru muydu?
Şeyh Said: Siz siyasi haklarımızı güven içinde bize vermediniz. Dine göre başkasının haklarını zorla ihlal etmek en büyük dinsizliktir. Kürtler kendi hukuksal hakları için, siyasi ve hukuksal haklarını elde etmek için mücadeleye atılmak zorunda kalmıştır. Eğer siz haklarımızı ihlal etmeseydiniz ve istemlerimizi kurşunla karşılamasaydınız, bu olaylar vuku bulmazdı. Biz katliama tabi tutulmuş ve hiçbir hakkımız kalmamışken sizin hatırınıza din gelmedi. Biz hakkımızı isterken ve zorunlu olarak kendimizi ve hukukumuzu savunurken din sizin hatırınıza geliyor. Burada din mukayesesi olmaz.
Soru: Neden bazı isyancı arkadaşların bu gerçeği inkâr ediyor?
Şeyh Said: Kendi haklı davaları için mücadele edip de sonra inkâr ediyorlarsa burada sizin düşünmeniz lazım. Onlar sizden korkabilirler. Ancak milletin, halkın ve tarihin hükmünden korktuklarını sanmıyorum.
Soru: Bizce siz İngilizlerin parasal destek ve telkinleriyle kışkırtılarak bu ayaklanmaya kalktınız. Ne dersin?
Şeyh Said: Susayan bir zatın başkasının talimatıyla su içmeye ihtiyacı olamaz. Susayan insan tereddütsüz su içer. Barutsuz silah da ses vermez. Bu, sadece propaganda amaçlı ortaya atılan boş iddialardır.
Soru: Sen ve siyasi arkadaşların diplomatik bir yöntemle Türk hükümetinden bu haklarınızı istemek yerine neden savaşa başvurdunuz?
Şeyh Said: Bizim askerlerimiz Anadolu’ya gelmedi. Siz seferberlik ilan ederek askerlerinizi bizimle savaşmak üzere gönderdiniz. Katliamdan geçirilen Türk çocukları ve insanı değil. Kürt çocukları, kadınları, yaşlıları ve Kürt insanıdır. Bizim ahlakımızda başka milletlere düşmanlık yoktur. Bizde olan bu ahlakı biz sizden görmedik. Nasıl ki Lozan’da tüm haklarımız bir çırpıda yok edildi, insaf ve edep ölçüleri ortaya konuldu ve görüldü ki mazlum halkların masum istekleri sadece istemekle verilmiyor. Bu nedenle haklarını alması gerektiği ortaya çıkıyor.
Soru: Bu cevapların gösteriyor ki sen işlediğin suçlardan pişmanlık duymuyorsun ve hâlâ aynı fikirlerini muhafaza ediyorsun.
Şeyh Said: Her kim ki kendine karşı samimi ise doğru ve dürüst yolundan ayrılmaz. Ben ve bizlerin de yolumuzdan ayrılmamız için bir neden yoktur.