8 Eylül 2016 Perşembe

Cumhuriyet Demokratik Değil

Cumhuriyet demokratik değil, Erdoğan’da demokrasi yanlısı değil.
1921 Anayasası zaten 8 maddelikti ve şimdiki anayasa gibi tekçi değildi. M. Kemal dâhil olmak üzere egemen yapı, egemen sınıflar hiç demokratik olmadılar. Cumhuriyet demokratik cumhuriyet olarak kurulsa da demokratik yanı hiç işletilmedi.
Günümüz iktidarı Erdoğan’ın, ABD yalanı ılımlı İslam’ın parçası olarak hiçbir zaman demokratik olmadığını Ortadoğu denkleminden biliyoruz. AKP Erdoğan’ın ortaya koymaya çalıştığı, gerici tek adam anlayışıdır.
İslam coğrafyasının lideri (alt-emperyal bölge gücü) olma istemi, emperyal projeler bütününün parçasıdır. Hiç demokratik olmadığı gibi, gerici, tekçi bir anlayışın ürünüdür. Sadece sermaye grubunun istekleri doğrultusunda hareket eden bir yapıdadır.
AKP-Erdoğan modeli egemen sınıfın modelidir ve emperyal proje olarak ortaya koyulmaktadır. Alt-emperyal güç olmak, ülke sermayesinin silâhı ve askerî militarist unsuru olarak Ortadoğu’da taşeronluk yapmak istemektedir. Geçmişte CHP’nin yerine getirdiği işlevi günümüzde AKP yaşama geçirmektedir.
Bu partinin başında olduğu iktidar, emperyalizmin Ortadoğu politikalarında uygulayıcı işlev görmektedir. Aslında Osmanlıcılık, ılımlı İslam, bölgede alt-emperyal bölgesel güç olma, aynı zamanda emperyal kökenli projeyi yürütme görevi Erdoğan’a verilmiştir, o bu programın uygulayıcısıdır. Günümüzde Yenikapı’yla başlayan milli birlik, AKP-CHP-MHP ortaklığı, sermayenin istediği programdır.
Siyasal İslam veya ılımlı İslam, özünde komprador kapitalizmi ortaya koyar. “Fırat Kalkanı” adı altında Cerablus’a yapılan müdahale, Suriye de alt-emperyal oyuncu olma isteği, ABD-AB, Rusya, Çin gibi emperyal devletlerin isteğidir. Taşeron Türkiye ve Erdoğan AKP’sidir.
Gerek ABD’nin gerek AB’nin kaosa, kaotik ortama, savaşa ihtiyacı vardır. Burada Suriye’ye girerek, bu güçlerin istediğini ülkeyi tehlikeye atarak, “ikinci Suriye Türkiye mi olacak? sorusu gündeme gelmiştir. Bu bataklık, büyük olasılıkla Türkiye’yi içine alacak, Erdoğan hükümetinin sonunu getirecek, onu tarih sahnesinden silecektir.
Küresel güçlerin kapitalizmin siyasal partnerleri, siyasal İslam’dır. Ortadoğu derinliğinde, terör, terörizm, egemenlerin, küresel kapitalistlerin temel ihtiyacıdır. Terörizmin yarattığı atmosfer emperyal güçlerin politikalarını meşrulaştırmaktadır.
Ülkede mevcut iktidar Nato’dan ayrılamaz, ABD-AB’den ayrılamaz durumdadır. Çıkışı kimler yapacaktır? Çıkış nedir? Çıkış, içte Kürt sorununu çözmekle, var olan cumhuriyeti, demokratik cumhuriyete çevirmekle, tüm kültürlerin, tüm inançların demokratik cumhuriyette yan yana yaşamalarındadır. Çıkış da çare de budur.
Bu çıkış, öncelikle sınıfsal-siyasal olarak, başta AKP tabanı olmak üzre tüm ezilen, yok sayılan sınıfların, kesimlerin Demokratik bir Cumhuriyet anlayışında bir araya gelmeleri, bu gerici, azgınca saldıran, savaşçı, sömürücü, despot, faşist anlayışa karşı dikelişi, karşı koyuşundadır. Bir seçimlik ömrü olan bu yapının yerine demokratik cumhuriyet ikame edilmelidir. Çıkış da, Çare de buradadır. Bu anlayışla sermayeye ve onun partilerine karşı çıkılmalı, toplumcu anlayışla bu savaşçı, sömürücü, inkârcı anlayış durdurulmalıdır. Bu anlayış ancak bu şekilde aşılabilir.
Veysel Saka

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder