1 Eylül 2016 Perşembe

AKP Neden Dağılmaz?

Kısa ve Orta Vadede AKP Neden Dağılmaz?
Bu yazımızda “iç dinamiklerin çelişmeleri hangi yönde gelişebilir?”i anlamaya, aklımıza gelen soruları cesurca sorarak cevaplar bulmaya çalışıyoruz.
Dıș faktörlerin çok yoğun etkilemeye başladığı bir dönemin içinde olmanın dayanılmaz hafifliğini görüyor, bu hususa dikkat çekiyoruz.
Ülkede iktidara hâkim ve tek güç olmaya çalışan örgütlü bir AKP vardır. Dokuz kez “seçim” kazanan iktidar olmanın avantajıyla sürekli çıtayı ve konsolide ettiği kitle tabanını kutuplaștırarak kemikleștiren ve İslamî muhafazakâr misyon yüklenen bir dava hareketinin yükseliși var. Bu hareketi ister beğenelim isterse beğenmeyelim ister küçük görelim isterse büyütelim, karșımızda çok ciddi bir AKP gerçeği bulunmakta. 2002 seçimleriyle iktidarı ele geçiren ve așağıdan yukarı devletin zirvesine ulașan AKP, 2014 cumhurbașkanlığı seçimiyle, 2023 yılını kazanma planlarını uygulamaya sokmuștur.
AKP'yi değerlendirme konusunda son seçimler dâhil çok ciddi iki hata yapılmakta ve hatalı bu bakıșın devam ettiğini görmekteyiz. Milli Görüș’ten bu yana sürekli gizli, açık bir küçümseme genele hâkim durumda. Bu bakış, mevcut gücün doğru analizini engellerken, farkında olmadan ona destek sunulmuş olundu.
Bașta aydınlarımız sanal ve ana medyada; muhalefet partileri kendi araçları üzerinden, anti-AKP temelli bir bakışla hareket etti. Sosyalist devrimciler de bu küçümsemeye katkı sundu. Kendi payıma bu anlayıșa bir șekilde șöyle destek olduğumu düşünüyorum: On altı devlet geleneğini içselleştiren, neo-kapitalist sistem koșullarında varlığını sürdüren, kendi iç siyasal krizlerini çözen derin devlet rejiminin merkez siyasal yelpazede sağ ve sol uçları nasıl maniple ettiğini acı tecrübelerle görmüștük. Muhafazakâr İslamcıları da bir șekilde maniple edeceği düșüncesindeydim ve 12 yıllık süreçte yanıldığımı görmekteyim. Aynı zamanda bir sosyalist olarak, tüm aksi iddalarıma rağmen, beynimin bu düzenle, rejimle uyumunu gördüm!
Bu küçümseme, dar bir AKP karșıtlığına dönüștüğü için, bir șeye karșı olma temelinde olușturulan alternatiflerin etkisiz ve yetersiz kaldığı ve topluma sunacakları alternatif projelerin eksik ve yeterince topluma anlatılamadığı görülmüștü. İkinci hata, AKP'nin dayandığı kitlenin konsolide edilmesinde tüm anti-AKP'cilerin müthiș bir desteği olmasıdır. Bu destek, küçümseyerek, alay ederek AKP'nin mağduriyetine sürekli zemin hazırlaması arayıp da bulamadığı fırsatı AKP'ye verirken, aynı zamanda o kitleyi de kemikleștirmiștir.
AKP'ye oy verenlerin çoğunluğunun ișçi ve emekçi olduğu gerçeği göz ardı edilmekte ve bu sınıf desteğinin nedenlerini araștırma zahmetinde bulunmadan, yukarıdan söylemlerle devam edilmesi, durumu kavramada nasıl zarar verdiği ortada.
Aynı zamanda bu bakıș AKP'ye oy vermeyen kitlenin üzerinde çok ciddi bir psikolojik baskı yaratarak küçümseme, korku karışımı, șuursuz tepkisel davranıșlara neden olmuștur. Basın ve sanal medyada söylediklerimize bolca örnek vardır.
Cumhurbașkanlığı seçiminden sonra tam 16 gün ülkede siyaset adına her șey donduruldu. Egemen sınıflar, kendi yasalarını bir kez daha krizden çıkmak için çiğnemișlerdi. Dava ve misyon uğruna her șey mubahtı. Havuz medyası, sakin ve hızlı yapılan değișimlere korkuyla karıșık methiyeler düzerken, AKP bünyesinde olası çelișkilerin çözülmeden dondurulduğu anlașılmaktadır.
AKP'nin en zayıf halkası șoklanan kendi iç çelișmesidir. Toplumsal dinamiklerin talep ve çıkıșları her zaman örtüşmez, bazen de yoğun bir çatıșma uyumsuzluk içine girer. Bu zayıf halkanın ne zaman kırılacağı, iç ve dıș faktörlerdeki gelişmelerin AKP iktidarı aleyhine dönmesiyle gündeme gelebilir. Kısa ve orta vadede iç faktörlerde böyle bir “tehlike” görülmüyor.[*] AKP'nin așil topuğu “seçim, sandık ve demokrasi” oyun ve yalanını bozmak ve sabırla uzun vadeli örgütlülüğü mücadele içinde ortaya çıkartmaktır. AKP'de hem “kitle” partisi hem de “dava” partisi olarak “mahşere” kadar ideolojik birlik olma misyonu ve pratiği așılanır. Parti lideri, kendi iç çelișme ve çatıșmalarını değișime dönüșüme yönlendirirken de davaya ve hedefe bağlılıkta çok büyük bir dikkat ve özen gösterir. Cumhurbașkanlığı ve Parti kongresinden sonra muhaliflerde genel kanı, AKP’nin de diğer partiler gibi DYP ve ANAP gibi dağılacağı yönündedir. Politikalar bu kanaat üzerine inşa edilmektedir. Bu, aç tavuğun kendisini buğday ambarında görmesine benzer.
Genel küçümseme aynı zamanda siyasi tembelliği, kolay kazanma ve siyasal yüzeyselliği de teșvik etmektedir. Bu tip tarihsel-dönemsel analojiler yaparken, tarihin tekerrürden ibaret olmadığı, aynı yerde aynı ağacın yanından girdiğin suyun bile aynı su olmadığı hatırda tutulmalı. Asıl olanın yeni dinamikleri çıkartan değișimin sürekli diyalektiğidir. Sürekli değișimin bizlere öğreteceği somut gerçeğin analizini derinlemesine yapamadığımız sürece sosyalistler de kendilerini aç tavuk gibi buğday ambarında görmeye devam edeceklerdi.
Kısa ve orta vadede AKP'nin dağılmasını beklemek, siyasetini bu naif bakışa ve çelișkiye dayandırmak, AKP'nin 2023 yılı projesine destek olmak demektir. AKP karșısında eski muhalefetin -CHP ve MHP’nin misyonu bitmiștir. AKP’ye 12 yıldır koltuk değneği olan muhalefetin gerçek yüzünü sıradan insanlar görmekte ve radikal direniș alanlarına barikat kurmaktadırlar. Toplumun çok ciddi parçası olup AKP’ye oy vermeyenler, küçümseme-korku karıșımına șimdi de umutsuzluk ve çaresizlik eklemiștir.
Her șey zıddıyla birlikte gelişir. Yașamsal gerçeğin güzelliği de burada yatar. Korku ve çaresizliğin gelişmesi, yeni alternatif arayıșlarını gündeme getirmektedir. HDP’nin son seçimdeki bașkan adayı Selahattin Demirtaș, yaygın bir kanı olarak, bașarılı olmuştur. Bu bașarıdaki faktör, adayın kendi tarzı ve topluma sunduğu yeni yașam programıdır.
AKP karșıtlığına düşmeden, birilerine karșı olma temelinden uzak, topluma ne istediğini anlatan bu tarz kazanmıștır. Milyonlarca insan mevcutlardan farklı toplum projeleri duymuș ve etkilenmiștir. Türkiyelileșme programı ve vizyonu toplumda cevap bulmuş, Kürt Özgürlük Hareketi'nin oy potansiyelini önemli oranda arttırmıștır. Kısa ve orta vadede AKP'nin karşısındaki gerçek ana muhalefet gücü HDP kendi tecrübesiyle ortaya çıkmıștır. Bu durumun kıymetini tüm sosyalist, demokrat, yurtsever, anti-kapitalist müslüman ve aydınların sahip çıkması ve gözü gibi koruyup geliștirmesi gerekir.
Halkların demokratik güçlerinin, tüm ezilenlerin, bașta ișçiler, emekçiler ve köylüler olmak üzere tüm çalıșan ücretlilerin ve kadınların ön saflarda liderlik rolleri alarak, inanç farkları ve ötekileştirmelere bakmadan, Alevi, Ezidi, Süryani, Ermeni, Yahudi, Sünni demeden, LGBT gibi farklılıkları, anti-kapitalist ve sistemden memnun olmayan herkesi kucaklayan program ve olgunluğa sahip halkların demokrasi şuralarında mevcut rejimin gerçek alternatifi örgütlenebilir.
Ülkemiz ve bölgemizin sınırlarında yangınlar hızla büyürken, kurtlar sofrasında çakal olup yem kapma hayalleri peşinde koşan AKP iktidarının ve onun maceracı politikaları karşısında kurbanlık koyun gibi oturup beklemeyeceğiz. Halkların demokrasi güçleri, her düzeyde örgütlenmeli ve Ortadoğu ateș çemberinde tarihsel rol alacaklar, kibirli ve ağabey tavırlarına girmeden, hoșgörü ve sabırla, yok saymadan, kıskanmadan, birbirini büyüten, ısrarla “yașamak direnmektir” diyen, șuralar yaratarak, birleșerek gerçek alternatif olabilirler.
Tevfik Özkorkmaz
1 Eylül 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder