18 Mayıs 2015 Pazartesi

HDP Barajı Geçemezse Akşam Çay İçemeyecek miyiz?

Gün geçmiyor ki Türk siyasetinde bir gariplik daha yaşanmasın. Daha öncesinde de sayısız gariplikler yaşayan Türkiye ve siyaseti, 7 Haziran 2015 tarihindeki genel seçim sürecini de garipliklerle geçiriyor. Fakat sinirlerin fazlasıyla gerildiği bu zamanlarda biraz da ortalığı yumuşatacak şeylerden bahsetmek gerek.
Bu seçimin en komik -ya da trajikomik- garipliği ise Erdoğan karşıtlığının vardığı boyutlardır. Hayatının merkezine Erdoğan karşıtlığını koyan, onun iktidarının en kötü durum, onun düşmesinin ise en iyi şey olduğunu düşünen bir kesim oluştu.
Yine gariptir ki, Erdoğan karşıtlığı üzerinden iyi/kötü okuması yapanlar olduğu gibi, Erdoğan severlik üzerinden iyi/kötü okuması yapanlar da mevcut. Erdoğan giderse dünyanın başa yıkılacağından, Türkiye’nin bir daha toparlanamayacağına kadar birçok tez bulunuyor.
Buradan çıkan, Erdoğan’ın tek bir kişi olarak Türkiye’ye ve siyasetine tartışmasız olarak damgasını vurduğu sonucudur. Biraz dikkat edildiği zaman, hangi toplumsal kesimden olursa olsun, yapılan bütün konuşmaların içerisinde “Erdoğan” sözcüğünün geçtiği görülmektedir.
Türkiye’nin tamamı 7/24 Erdoğan ile yatıyor, Erdoğan ile kalkıyor. Muhabbetin tıkandığı anda ya Erdoğan eleştirisi ya da Erdoğan övgüsü geliyor. İnsanlar “Erdoğancılar” ve “Erdoğan karşıtları” olarak ikiye ayrılıyor ve camide, barda, kafede, sokakta, üniversitede, televizyonda, gazetede, her yerde o konuşuluyor.
Bu durum başlı başına garip ve uzunca analiz edilmesi gereken mevzudur. Ancak vakit ve imkân el vermediğinden bu yazıda sadece, Erdoğan karşıtı olan, HDP’yi meclise sokup, onun başkan olmasını engellemek isteyen kesim analiz edilecektir.
Mevcut hali özetlemek gerekirse: Erdoğan başkan olmak istiyor. Bunun için AKP’nin mecliste çoğunluk olması gerekiyor. Fakat HDP %10 barajını geçip meclise girerse AKP bu çoğunluğu sağlayamıyor. Tam burada dengeler yıkılıyor ve yeniden kuruluyor.
Bu hal, HDP’nin tezlerine uzaktan yakından alakası olmayan, Kürtlerin varlığını dahi doğru dürüst hazmedemeyen ve fakat Erdoğan’ın başkan olmasını istemeyenlerin dikkatini çekti ve ona göre konum belirlemelerine yol açtı.
Erdoğan karşıtlığı yapan, fakat gönlü milliyetçi (MHP) ve Atatürkçü (CHP) partilere oy vermeye razı olmayan kitleyi HDP’ci yaptı. HDP’cilik yetmedi, Selahattin Demirtaşçı olundu. Bu da yetmedi, şimdilerde Erdoğan’a karşı olanlara HDP’ye oy vermeleri çağrısı yapılıyor.
HDP de barajı geçene kadar, köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek misali, toplum nazarında ne ilgi çekerse ona oynamaya başlıyor. Bknz: “Seni başkan yaptırmayacağız!” Bütün bu savaşlar, yıllarca verilen ölüler, acaba şu an bir insanın başkan olmaması için miydi?
HDP’nin söyleyecek başka sözü kalmadı mı? HDP’nin toplum nazarında dikkat çekecek bir tezi yok mu? HDP’nin bir varoluş mantığı yok mu? HDP Türkiyelileşmek, Batı’dan oy alabilmek için Erdoğan karşıtlığı yapmaktan başka bir strateji izleyemez mi?
Bu sorular bir yana, Erdoğan’ı başkan yaptırmama hedefi, toplumun birbirine zıt birçok kesimini bir araya toplayacak kıvama getirmiştir. Fethullahçısından Atatürkçüsüne, Solcusundan Komünistine kadar herkes HDP’nin barajı geçmesini arzulamaktadır.
İrdelenmesi gereken, Erdoğan’ın konumunun bu kadar önemli olduğu nasıl beyinlere nakşedildi? Erdoğan başkan olsa veya olmasa, hayat üzerindeki değişim en fazla ne kadar büyük olabilir? HDP’nin barajı geçip geçmemesi, yıllardır Kürtlerin varlığını bile kabullenemeyen kesimleri nasıl böylesine ilgilendiriyor?
Ölüm kalım meselesiymişçesine HDP’ye oy verme çağrısı yaptıran “tehlike” nedir? Bu çağrı neden önceki seçimlerde o kadar azdı da şimdi bu denli çok? Yoksa HDP barajı geçemezse akşam çay içemeyecek miyiz?
Çay şüphesiz ki Türkiye’nin en önemli içeceğidir. Sadece içecekler arasında önemli değil, hayat ve insanlar üzerinde birçok olumlu etkisi vardır: Kalbe dost, tansiyon ve alzheimera düşmandır. Sosyalleşmeyi ve muhabbeti arttırır. Yemekten sonra hazmı kolaylaştırır. Kışın içimizi ısıtır, yazın hararetimizi alır.
Çay gibi hayati bir şey tehlikede değilse kimin başkan olup olmadığı bu kadar önemli midir? Yani ki siyasetin günlük yaşam üzerinde çok bir etkisi var mıdır? Hakikaten sormak gerekir, HDP barajı geçemezse ve Erdoğan başkan olursa, akşam çay içilemeyecek mi?
Yusuf Tunçbilek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder