29 Mayıs 2015 Cuma

Metal İşçilerinin Grevi Üzerine Cuma Hutbesi

Bismillâhirrahmânirrahîm
Kardeşler,
18 Mayıs’tan bu yana otomotiv sektöründeki işçilerin grevi sürüyor. Renault fabrikalarında başlayan eylem TOFAŞ ve MAKO’ya da sıçramış durumda. 20 bini aşkın işçi kardeşimizin greve katıldığı söyleniyor.
Seçimlere az bir zaman kaldı. Buna rağmen işçiler partilerin vaatlerinin değil, kendi gerçekliğinin peşinden gidiyorlar. Bu durum grevin en önemli kazanımlarından birini oluşturuyor. Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’inde;
Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmeyecektir” [RÂD 11] diye buyurmaktadır.
Bugün işçi kardeşlerimiz, kendilerine uygulanan sömürü sistemine karşı grev kararı almış ve bu karar doğrultusunda haklarını geri alana kadar mücadelede karar kılmışlardır. Kendi geleceklerini ve haklarını sistemin kurumlarına havale etmemiş, üretimden gelen güçlerini kullanmışlardır. Temsiliyetin boşluğuna düşmemişler, kendi hakikatlerinin peşine düşmüşlerdir. “Rızkı veren Allah’tır” diyerek de; egemenlere, patronlara, gerçek egemen ve tek patronun kim olduğunu hatırlatmış; onların tüm sahip oldukları şeylerin gerçek sahibini yüzlerine vurmuşlardır.
Kardeşler,
Bu direniş sadece patronlara karşı değil; işçilerin haklarını koruduğu varsayılan sendikalara karşı da bir tepkidir. Türk-Metal Sendikası, işverenlerin sendikası MESS ve işverenlerle görüşüp, eylemi bitirme çabası içinde olduklarını açıkladılar. İşçi kardeşlerimiz ise yaptıkları açıklamada, “Uzun süredir maaşlarındaki iyileştirmeleri yetersiz buluyor ve bu durum Türk Metal Sendikası ile yaptıkları sözleşmeden kaynaklandığını” ifade ettiler.
Metal işçisi, sendikal hareketlerin güçlü bir şekilde sorgulanması adına tarihi bir sorumluluğu yerine getirmektedir.
Bu direniş; aynı zamanda yıllardır emek mücadelesi veren partilere, sivil toplum kuruluşlarına da bir tepkidir. İşçi sınıfının sosyal, kültürel, inançsal değerlerine yabancılaşmış tüm gruplara karşı bir ders niteliğindedir. Metal grevinde rengârenk bayraklar yok, “devrimci” sloganlar atılmıyor, ideolojilere yeminler edilmiyor ama işçi sınıfı kendi hakları için, kendine has bir biçimde direniyor. Çocuklarla, kadınlarla direniyorlar. Yer sofraları kuruyor, Cuma namazları kılıp hutbeler yayınlıyorlar. İnanmanın haklarımız için mücadele etmenin önünde bir engel oluşturmadığını gösteriyorlar. Nasıl ki kapitalist sınıfın ürettiği bir kültür varsa ve bu kültür o sınıftan bağımsız değilse; işçi sınıfının da bir kültürü olduğunu ve bunun sınıf mücadelesinden bağımsız olamayacağını gösteriyorlar.
Sınıf, tanımlardan değil, insanlardan ibarettir. Her sınıfa mensup insanların; hayatını anlamlı kılan değerleri, yaşam biçimleri, inanışları olacaktır. Karşılaştığı haksızlıklara karşı bu değerlerine yabancılaşmadan mücadele etmek de isteyeceklerdir.
Kardeşler,
Bu görüşümüzü daha açık ifade edebilmek adına bir örnek vermek istiyoruz.
Metal işçi eylemlerinin birinde bir pankart dikkatimizi çekti. Pankartta şu şekilde yazıyordu : “Zamanla olan tek şey turşudur. Bize zaman değil, para lazım.”
Bu sözü, biraz da metaforik bir dille, bir bilince dönüştürmek maksadıyla anlatalım.
Zamanla olan tek şey turşu mudur gerçekten? Aslında şarap da zamanla olan şey değil midir? Bu toprakların işçi sınıfının sosyo-kültürel unsurlarında, zamanla olan şeyin adı turşudur. Fransız işçisi içinse bu elbette ki şarap olacaktır. 100 yıl öncesinden başlayarak, sözde aydınlanmasını Fransa’da yaşamış bu toprakların sözde aydınlarının da, bu durumda aklına bu toprakların değeri olan turşu değil, şarap gelecektir. Oysa bu toprakların değeri şarap değil, turşudur. İşte yıllardan beri egemenler bu topraklarda bize şarapla turşunun kavgasını yaptırdılar ve maalesef parsayı da topladılar.
Metal işçisinin bu grevi; bu ülkenin devrimci unsurlarının, işçi sınıfının değerleriyle, inançlarıyla, yaşam tarzıyla barışması ve üzerindeki yabancılaşmayı atabilmesi için bir fırsattır.
Öte yandan; binlerce metal işçisi direnirken, maalesef ki seçimler birçok muhalif kesimi çok daha fazla ilgilendirmektedir. Dizilerle, hurafelerle uyutulduğunu iddia ettiğimiz işçi sınıfı, meydanlarda haklarını ararken acaba bizler de seçimlerle uyutuluyor olabilir miyiz?
Gün, grevlerde işçilerle buluşmak, onların tüm değerleriyle barışmak ve bu topraklara özgü bir işçi mücadelesinde saf tutmak zamanıdır. Farklılıklarımızla bir bütün olma ve kardeşleşme ahdinde bulunma günüdür.
Allah Cuma’mızı mübarek, mücadelemizi daim kılsın…
Muhakkak ki Allah; adaleti, iyiliği, yakınlara vermeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı ise yasaklar. Hatırlayasınız diye size öğüt verir.” [NAHL 90]
Kapitalizmle Mücadele Derneği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder